7 Aralık 2015 Pazartesi

SES VERİN ÜLKÜCÜLER. ŞİMDİ TAM ZAMANIDIR... - Sıddık DEMİR

SES VER ÜLKÜCÜ TAM ZAMANI
                                                                                                     Sıddık DEMİR    
             MHP’de ki operasyon da her kimin emeği varsa samimi ülkücülere farkında olmadan çok büyük hizmet etmiş oldular, eğer değerlendirebilinirse.
            “Rüzgâr eken fırtına biçer” deyiminin ifade ettiği anlama uygun siyaset çizgisinin muhatabı olan işgalci güçler, MHP’ye 12 Eylül ihtilalını takip eden yıllardan itibaren çöreklenmişlerdi. Ceberrut bir anlayışla estirdikleri rüzgâr nedeni ile hür ve müstakil Ülkücü kadrolar sistemli bir şekilde MHP’den uzaklaştırılarak itibarsızlaştırılmıştı. En son örneği  Ramiz Ongun Bey’in parti meclisi tarafından ihraç edilmesine ilaveten, MHP tarihinde ilk defa Ankara seçmeni nezdinde %30’ a varan bir oy potansiyeli ile sempati toplayan Sayın Mansur Yavaş’ın da aynı akıbete uğraması bardağı taşıran son damla  oldu.
         Yüzlerce şehidi binlerce gazisi olan bir siyasi kurumun çatısında ikbal peşinde olan devşirme anlayış mensupları, malum kaset operasyonu sayesinde kardan adam gibi eriyip gittiler. Bu operasyonun esas hedefi genel başkan olduğu halde, şimdilik o üzerine almamayı yeğlemektedir. Bu operasyonu mazlumun ahı tutmuşa yorumlayarak vicdanen bir yönüyle rahatlayabiliriz. Diğer yönüyle üzüntümüzü ifade edecek kelimeler bulmakta zorlanıyoruz.  Ülkücü siyasetinden eser olmadığı halde,  kendi tapulu mallarıymış gibi üzerinde oynanan bu türde müessir fiiller karşısın da MHP ye sahiplenememekten dolayı üzülürüz yıllardır. MHP’ye ciddi anlamda kırılım yaşatan bu işgalci güçlerin zulümlerine ve anti demokratik uygulamalarına rağmen bile rezil olmaktan kurtulamadıklarına üzülürüz.
            Gönül adamlarının partiyi ülkücü siyaset çizgisine çekmek için yaptıkları bütün cılız hamleleri bile boşa çıkartan işgalci güçleri alaşağı etmek bu güne kadar mümkün görünmüyordu. En azından demokratik mücadeleyi iç bünye de sürdürerek bu yolla söz sahibi olmak gerekirdi. Ne yazık ki ümitler boşa çıkmış, köşesine çekilmişlere başka yol kalmamışken “Dinsizin hakkından imansız gelir” özdeyişine uygun bu kaset operasyonu patlak verdi. Ve liderleri haricinde bütüne yakın merkez yöneticileri Rabbani bir cilve gereği tarumar oldular. Hani NUH tufanı bile  bunları yıkamazdı(!).
            Evet, yeni bir dönemin ilk safhasındayız. Ortam müsait. Bütün bu olanlar partiyi barajın altına çekmediğine göre, MHP deki bu işgalci zihniyetin Ülkücüler tarafından nasıl işgalleri kırılır. Ve yarım asra yakın var olan bu kurum gerçek temsilcilerinin eline geçerek tekrardan “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” sloganının, slogandan ibaret olmadığı ülke insanlarına tekrardan nasıl hatırlatılabilinir. Öncelikle;
           Ulusalcılık belasından, ittihat ve terakki artıkları darbeci çetelerden ne pahasına olursa olsun kurtulmak için, son derece samimi hoşgörü ve demokrat bir iklime yelken açılarak birlik sağlama çalışmaları yapılmalı.Değer verildiğini anlayan, sorumlu yaşamayı bilen,yüzlerce köşesine çekilmiş Ülkücü canlar tekrardan devreye dahil edilerek yeni bir siyasi maya oluşturulabilir. Bu maya anlaşılmadan, toplum mühendislerinin gayri milli dayatmaları zorla bir müddet tutunabilir ama uzun süre asla…
           Bugünkü efendiler, yarın Ülkücülerin gücü sayesinde sahip oldukları saltanat dan uzaklaşmak mecburiyeti hasıl olacağı için  savaşmaya devam edecekler. Ama muvaffak olamayacaklar. Yükselen değerleri görmek lazım. Mevcut işgalcilerin kör idrakleri, fal taşı gibi açılması için illaki yüz kızartıcı itibar düşürücü olaylar mı yaşanmalıydı?
            Seçimden önce her telden çalan yorumlar yapıldı. Yok, efendim MHP meclis de şu dönem olmalıymış. Seçimden sonra şayet baraj altı kalırsa yeni anayasa yapılamazmış. Meclis de milliyetçi anlayış temsil edilmeliymiş dengeler gereği, vay efendim Kürt açılımını sekteye uğratmamak için meclis dışında bırakılması,  dış mihraklı bir oyunmuş, gibi senaryolar yazılıp çizildi. Kafa karıştırmaya yönelik bu yorumlara göre “Yahu bu MHP ne kadar önemliymiş, durduğu yer ve savunduğu değerler ne kadar kıymetliymiş” diyecek noktaya gelmeden silkinmeliyiz tekrardan ve orijinalliği CHP’ye ait olan Ulusalcılık refleksi dışında bir şey üretemeyen bu işgalci güçlerle mücadele de rehavete kapılmamak gerektiğine inanmalıyız yeniden.
Yalnız Ülkücülük ve Ülkücülerle iktidar yolunun açılamayacağı aşikâr. Velâkin bu noktada Ülkücülük misyonunun bertaraf edilmeden iktidara yönelmek gerekir. Ülkücülük bir iddiadır. Ülkeyi yönetmeye taliptir. Ülkücüler bir model şahsiyetler topluluğudur. Müslüman’dır, ölçüsü müminleşme şuurudur.
 Bir Türk çocuğu ne kadar hayat felsefesi yapmışsa İslam’ı o kadar derin Ülkücüdür misyonu. Gerisi teferruattır. Meselenin özünde de zaten bu vardır. Bugün itibarıyla Ülkücüyüm diyen insanların İslam’la olan irtibatı, yani inanmışlığı sıkıntı da görünüyor. Özellikle yönetime talip olan insanlar da aranılacak kriter, İslam’ın hayat felsefesi olup olmadığı yönünde ki kabullerine bakılarak  dizayn edilmesi sıkıntının derinleşmesini engellemesi açısında önemli.  İslam la olan imtihanda muvaffak olmak anlamında ki kriterler le Yaradan’ın desteği alınmadan bu işin olamayacağı artık bilinmelidir. Yoksa üç ay önceden kurulmuş bir parti iktidar olur da sen bir türlü “Okuntu oğlağı” gibi olmaktan kurtulamazsın. Oysa her şey var;  Yetişmiş kadrolar, para, pul, müsait iklim, konjoktür. Ama bir şey eksik; “İslami şuur”… Olursa samimiyet olur.
İşgalci güçlerle Ülkücülerin farkı bu olmalıdır. Nefsi ile mücadeleyi en büyük savaş olarak gören bir inanışta ki amel eksikliği, insanların başına bakınız kıyameti koparmadı mı?. Uzaktan yakından ilgili insanlar incinmedi mi? Kamuya bunun izahı nasıl yapılır bilinmez.
Özet olarak denebilir ki;
 Allah insanı zaafları olan varlık olarak yaratmıştır. Başta bahsettiğimiz olayların mensuplarını bu açıdan kınamıyoruz. Büyük söz söylemek bize yakışmaz. Allah korusun bizimde başımıza böyle şeyler gelebilir. İtibarsızlaşma olayı programlı planlı olduğu için onları da kınıyoruz. Velâkin şeytan varsa besmele de var kardeşim. Hırsız varsa tedbir de var kardeşim. Düşman varsa itikatta amelde var, direnç de var kardeşim. Haklı mücadele de İşgalci güçlerin neredeyse yarım asırdır kuru bir milliyetçilik hamasetiyle koskoca bir kadroyu tek kanatlı kuş haline getirmeyi en büyük parti politikası haline getirirsen mazlum dava adamlarının ahı tutar sizi be kardeşim.
Memleket sathında gönüllü 100 Ülkücünün Bir araya gelerek rayında çıkmış ama iddiası devam eden bu siyasi davaya tekrardan istikamet belirlemenin tam zamanıdır.
Mevcutlara da kendinize dönün diyeceğim ama zaten kendileri buymuş...
 “SES ver Türkiye” diyorsunuz. Türkiye sizin bu halinizle neyinize ses versin .Baraj aşıldı ama olduğunuz yerde sayıyorsunuz. Yoksa A takımı işgalcilerinizin irfanlı maharetlerine tavır alamayacak kadar ideolojik körlük üzere olmanız, iki dünyanızı da berbat edecektir. Bilesiniz…  Tabi projeniz bu ise!
Ses  ver ÜLKÜCÜ! Tam zamanı…
Eğer Ülkücü siyasetin ve Ülkücü kadroların MHP’ye yeniden hâkim olmasını istiyorsan…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder