7 Aralık 2015 Pazartesi

HİÇ BİTMEYEN BİR HEYECAN!.. "SEVDA KAVGALARI" & Sıddık Demir

SEVDA KAVGALARI
                                                                                         Sıddık Demir
             Hiç bitmeyen bir heyecan…
            Tarihin derinliklerinde vardı… 
Halde de var olup, gelecekte de artarak olma ihtimali olan heyecan. Bir başka ifadeyle yaşama sevinci…Bütün farklılıklara rağmen… Delikanlılık çağlarında yivsiz-setsiz, hesapsız-kitapsız gelişen veya geliştirilen farklılıklar.
         Farklı olmanın, farklı eylem ve düşüncenin “kavga sebebi” teşkil ettiği yakın geçmişte yaşanılan üniversite merkezli olaylar. Onlarca mağduriyet, onlarca sönen istikballer…Tetikleyici unsur genelde dış bağlantılı ve içerdeki taşeronlar sayesinde siyasi amaçlı… Bazen de ekonomik nedenle arz-talep dengesi farklılığı bahane edilerek ayni amaca hizmet etme gayreti.…Küresel projeler, sıcak para sirkülasyonu , kalın enseli, iri göbekli, ahlak düşmanı, değer yargısı dinamitleyicisi ve kara para babaları… Gençliğe kurulan uyuşturucu veya madde bağımlısı olma yolunda  tuzaklar.
           Farklılıkların bilinerek sivriltilmesi ve nihayetinde kan dökmeye kadar varan ülke gençlerin kamplaşması…Bir millet için en büyük tehlike… Ama yukarıdaki çarkın dönebilmesi için bu farklılıkların sivriltilmesi lazım.
          12 Eylül 1980 ihtilali öncesi Türkiye’de oynanan oyun buydu. O dönemin bir aktörü olarak, Sayın Gökhan Ata soy’un “Sevda Kavgaları” adını verdiği senaryoyu okuyunca bir döneme ışık tutan tarafsız bir anlayışla gençler arasındaki ilişkilerin boyutu, objektif olmayan bazı yönleriyle de pek olumlu ve güzel bir çalışma olarak değerlendirilebilir. İletişim araçlarını veya  modern teknoloji ürünlerini çağdaş anlamda insanların hizmetine sunmada duruş farkı… Durulan yerin mesajı bakımında kendini genelde gösterir.
           İhtilal öncesi bir tarihi kesit itibariyle verilen mücadelede büyük oranda hep “Sol” olarak değerlendirilen veya ‘Sol patentli’ eserler, yazılı ve görsel medyayı sardığı halde, karşı görüşün mensuplarında istisnalar haricinde “tık” bile yoktur. Telafisi yönünde atılan adımlardan biri de (senaryo açısından) genç dinamik ve gelecek için büyük ümitler vadeden senarist Gökhan Atasoy’ dur. Bu alana girmenin kolay olmadığının kendiside farkında olup, Ankara da ki düzenini bozarak bu işin  merkezi olan İstanbul yürüyüşü bence bu şevk ve azim gereğidir.
           Bir tebessüm, bir küçük sözle yönlendirme, moral değerini yükseltmek için girdiği bu bakir alanda bir küçük iltifat, daha doğrusu çalışmalarının değerinin derecelendirilmesi veya bu kabiliyetin keşfi için atılan bir adım, sanıyorum  en büyük beklentisi olmalıdır.
           Evet  “Sevda Kavgaları”:
           Bir dönem projesi olabilecek evsafta bir çalışmadır.Yine bir dönem projesi olan “Dirgen Ali” senaryosu da ona aittir. Çorak topraklarda tek- tük kendiliğinde yetişen kaktüslerin gürleşmesi ve değerinin o ortamda bulunanlar tarafından bilinmesi, her iki taraf için hayatiyet arz edeceğine olan inancım tamdır. Bu kabiliyetin yapımcılar tarafında keşfedilmesi ve eserlerinin değerlendirilmesi, var olan madenlerin işletilerek ekonomiye kazandırılması gibi bir şeydir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder