SEVDA KAVGALARI
Sıddık Demir
Hiç bitmeyen bir heyecan…
Tarihin
derinliklerinde vardı…
Halde de var olup, gelecekte de artarak olma ihtimali
olan heyecan. Bir başka ifadeyle yaşama sevinci…Bütün farklılıklara rağmen…
Delikanlılık çağlarında yivsiz-setsiz, hesapsız-kitapsız gelişen veya
geliştirilen farklılıklar.
Farklı olmanın, farklı eylem ve
düşüncenin “kavga sebebi” teşkil ettiği yakın geçmişte yaşanılan üniversite
merkezli olaylar. Onlarca mağduriyet, onlarca sönen istikballer…Tetikleyici
unsur genelde dış bağlantılı ve içerdeki taşeronlar sayesinde siyasi amaçlı…
Bazen de ekonomik nedenle arz-talep dengesi farklılığı bahane edilerek ayni
amaca hizmet etme gayreti.…Küresel projeler, sıcak para sirkülasyonu , kalın
enseli, iri göbekli, ahlak düşmanı, değer yargısı dinamitleyicisi ve kara para
babaları… Gençliğe kurulan uyuşturucu veya madde bağımlısı olma yolunda tuzaklar.
Farklılıkların bilinerek
sivriltilmesi ve nihayetinde kan dökmeye kadar varan ülke gençlerin
kamplaşması…Bir millet için en büyük tehlike… Ama yukarıdaki çarkın dönebilmesi
için bu farklılıkların sivriltilmesi lazım.
12 Eylül 1980 ihtilali öncesi Türkiye’de
oynanan oyun buydu. O dönemin bir aktörü olarak, Sayın Gökhan Ata soy’un “Sevda
Kavgaları” adını verdiği senaryoyu okuyunca bir döneme ışık tutan tarafsız bir
anlayışla gençler arasındaki ilişkilerin boyutu, objektif olmayan bazı
yönleriyle de pek olumlu ve güzel bir çalışma olarak değerlendirilebilir.
İletişim araçlarını veya modern
teknoloji ürünlerini çağdaş anlamda insanların hizmetine sunmada duruş farkı… Durulan
yerin mesajı bakımında kendini genelde gösterir.
İhtilal öncesi bir tarihi kesit
itibariyle verilen mücadelede büyük oranda hep “Sol” olarak değerlendirilen
veya ‘Sol patentli’ eserler, yazılı ve görsel medyayı sardığı halde, karşı
görüşün mensuplarında istisnalar haricinde “tık” bile yoktur. Telafisi yönünde
atılan adımlardan biri de (senaryo açısından) genç dinamik ve gelecek için
büyük ümitler vadeden senarist Gökhan Atasoy’ dur. Bu alana girmenin kolay
olmadığının kendiside farkında olup, Ankara da ki düzenini bozarak bu işin merkezi olan İstanbul yürüyüşü bence bu şevk
ve azim gereğidir.
Bir tebessüm, bir küçük sözle
yönlendirme, moral değerini yükseltmek için girdiği bu bakir alanda bir küçük
iltifat, daha doğrusu çalışmalarının değerinin derecelendirilmesi veya bu
kabiliyetin keşfi için atılan bir adım, sanıyorum en büyük beklentisi olmalıdır.
Evet
“Sevda Kavgaları”:
Bir dönem projesi olabilecek evsafta
bir çalışmadır.Yine bir dönem projesi olan “Dirgen Ali” senaryosu da ona
aittir. Çorak topraklarda tek- tük kendiliğinde yetişen kaktüslerin gürleşmesi
ve değerinin o ortamda bulunanlar tarafından bilinmesi, her iki taraf için
hayatiyet arz edeceğine olan inancım tamdır. Bu kabiliyetin yapımcılar
tarafında keşfedilmesi ve eserlerinin değerlendirilmesi, var olan madenlerin
işletilerek ekonomiye kazandırılması gibi bir şeydir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder