AKSARAY ZİYARETİ
Sıddık DEMİR
Fevkalade isabetli bir gezi olmuştur. Zaman
darlığı içinde günü birlik bir programın akşam kesiti hariç fevkalade oluşunun
sorumlularını kutluyorum. Sivil bir organizasyonun, devleti temsil eden yerel
yetkililerle ilişki içerisinde, Devlet-Millet bütünleşmesi altında, millete
yönelik sorumlulukların yerine getirilmesi takdire şayandır.
Gezi mekanları:
Güzel yurt, yüksek
kilise, Ihlara vadisi yanında Türk- İslam eserleri ve gönül adamlarının
makamlarını ziyaret ayrı bir zevkti. Hacı Bayram makamında hareketle mürşidinin
huzuruna varış ve gereken feyz alındıktan sonra bizim kuşak olarak “garip bir
kuş” gibi Filip Öğüs mabedinin yanı başında sığıntı gibi bitmedik bu sefer.
Daha güçlü, daha şuurlu, tıpkı kaynağına olan saygısından ötürü denizlere akan
nehirler gibiydik. Kaynak Somoncu baba, çağlayan Hacı Bayram-ı Veli, farkında
olarak veya olmayarak yaşamaya gayret eden Umud Derneği yetkilileri ve diğer
benzeri nasiplileri…
Manevi şövenizm:
Güzel yurtta yer
altı mağaralarını, mağaralardan mürekkep kiliseleri ve diğer maksatlarla inşa
edilen yerleri bir daha şuurlu bir şekilde gezdik. Biri diğerini yok etme
anlayışına ne yazık ki kendi mekanımızda da her an rastlamaktayız. Ortak yaşama
kültürü, hoşgörü veya tevazu, adına her
ne deniyorsa, birçok yerde olmadığını, müşaade ediyoruz. Güzel yurt’ta
kiliseden çevrilme bir cami ziyaretinde yukarıdaki ilkeleri vücut dilinde
yaşayan ziyaretçiler rahatsız oldu. Zoraki damat gibi olmuş. Estetik değerlerin
yeni tabloya hiç verilmediği, önceki anlayış değerlerinin harcandığı gün gibi
aşikardır. Burada seslenmek isteriz: Be hey yetkililer, meğer şöven anlayışı
size zevk veriyor, o halde adam gibi yapın... Her tarafı dökülen bütün zevksizliklerin
kol gezdiği görüntüyü yaşatmak zorunda mısınız? En kamil şeriatın kültür
varlığı böyle mi olmalı? Üstelikte turizm maksadı güdülüyorsa…
Kendi değerlerimize
ve hoşgörü anlayışımıza uygun olmayan bir diğer hususta “yüksek kilise” denilen
yerle ilgili izlenimizdir. Eğer
sağlıklıysa mihmandarın verdiği bilgiye göre her yıl belirli bir günde en az 5-6
otobüsle içinde bir şeriatın seçkin din adamları buraya gelerek geç vakte kadar
ayin yaparlarmış. Eğer doğruysa kendi adıma, insanlık adına, dahası Muhammed-i şeriatı
mensupları adına utanç duydum. Mekan fevkalade güzel bir yerde, ama içi dışı
rezalet… Duvarları yıkık dökük ve çok garip yüz karası yazılar… Kapısı
penceresi açık hatta hiç yok. İhtiyaç giderilen alt yapıdan bi haber, mübaalasız
tıpkı bir ören… Ama böyle bir yere en az 300’e yakın her biri birden çok
üniversite bitirmiş, alanında doktora dahi yapmış İsevilik şeriatı mensupları
uğramaktadır. En az bir gün faaliyet yapmaktadırlar. Bu görüntü Müslüman Türk
çocuklarına hiç yakışır mı? Bu mu bizim şeriatımızın hoşgörüsü? Bu mu bizim
mabetlere, kutsallara saygımız? Dahası bu mu turizm anlayışımız? Hiç bir şey
yapılmıyorsa, bari böyle yerlerde rant elde etmek için bu eserlerin eli yüzü
temiz tutulmalıdır. İşte size manevi şövenizm…
Konferansın
Ahenksizliği:
Umud Derneğinin
düzenlediği bu gezide, günün dernek amacını anlatan panelle noktalanması en
tabi olandır. Geniş ve açık alanı olan bir mekanda şehrin bürokratları ve
siyasileri hazır, panelist arkadaşlar yerlerinde, kalabalıkta iyi…Sandalyeler
dolu .Ön konuşmalar ses sistemi ve sunumlar iyi… Uyuşturucuyla ilgili kendi
alanında profesyonelleşmiş bek raunt’u hitabeti ve konuya hakimiyeti mükemmel
olan Dr. Fevzi Bey’in boş sandalyelere konuşması kötü oldu. İşin uzatılması profesyonellikten
uzak olması, nispeten de aynı konuların işlenmesi iyi olmadı. Ekibin konuşmacısı
Fevzi bey tek konuşmacı olmalıydı. Öncekiler konuşacaksa Fevzi bey konuşmamalıydı.
Muhafazakar çevrede tenkit mekanizması sistemleşmediği için benim bu
tespitlerime gülüp geçen olabilir.Tenkitten maksat ham meyveyi olgunlaştırmaktır.
Tenkit den rızay-ı ilahi vardır. Daha güzel geziler tertip etmek için,
amatörlükten uzak paneller konferanslar orğanize etmek dileğiyle başta Genel Başkan
Sayın Mahmut Beşirli’ye ,akabinde iştirakçi arkadaşlarımıza ve her zaman olduğu
gibi işin öbür tarafına talip olan Sayın Sabri Yakar Bey’e minnet ve şükran
duyuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder